Skolyoz, omurganın sağa yada sola doğru eğilmesi ve aynı zamanda kendi eksenleri etrafında dönmesi sonucu ortaya çıkan, omurganın göğüs veya bel bölgelerinde görülebilen, yana doğru ve rotasyonel üç boyutlu eğriliğidir. Gelişim bozukluğuna bağlansa da nedeni tam olarak bilinmemektedir. İlk belirtiler omuzların ve kalçanın simetrik durmaması ve hastanın sırtında kabarıklık olmasıdır. Tanısı genellikle çocukluk çağında konulmaktadır. Sağlıklı omurga sistemi 12 tanesi hareketli olmak üzere toplam 33 kemik parçasından oluşan omurga, kemiklerin birbirine bağ dokusu, eklem ve disk dokularıyla bağlandığı bir yapıdır. Aynı zamanda hareketleri sağlayan ve omurların her birine bağlanan güçlü omurga çevresi kaslarımız vardır.
Yandan bakıldığında “S” harfi şeklindedir ve fizyolojik kıvrımlara sahiptir. Fizyolojik kıvrımlar; Boyunda öne doğru (lordoz), Sırtta arkaya doğru (kifoz), Belde öne doğru (lordoz) şeklinde adlandırılır. Skolyoz varlığında omurgada 3 boyutlu bir deformite görülür. Çoğunlukla ergenlik döneminin hemen öncesinde ortaya çıkan omurga eğriliği hafif şiddettedir. Hafif vakalar çoğunlukla belirtiye yol açmaz. Ancak bazı vakalarda eğriliğin şiddeti kişinin büyümesi ile birlikte artar. Şiddetli vakalarda eğriliğe bağlı olarak iç organlar baskılanır. Özellikle kalp ve akciğerlerin etkilediği bu vakalarda organ fonksiyonlarında bozulmalar oluşabilir. Skolyoz, toplumda yaklaşık %2 ila 4 oranında görülür. Bunlardan çok büyük bir kısmı düşük dereceli eğriliklerdir. Kız çocuklarda erkek çocuklara göre daha sık görülebilir. Düzenli egzersiz yapma, sırt kaslarını güçlü tutma, kondisyonu artırma ve daha formda olma skolyoz takibinin ve tedavisinin hemen her basamağında yer alan vazgeçilmez öğelerdendir.
En sık görülen skolyoz türü İdiyopatik Skolyozdur. Omurgada yana doğru eğilme ‘S’ veya ‘C’ şekilli olabilir. Yana doğru eğilme dışında omurların kendi etraflarında dönmesi de en hafif formlar dahil olmak üzere görülür. Omurlardaki bu dönme sırtta veya belde asimetrik çıkıntılar oluşturur.
Anne karnındaki çocuğun gelişimi sırasında ortaya çıkan omurga anomalilerine bağlı bir skolyoz türüdür. Özellikle bel bölgesinde kıllanmada artış, cilt renginde değişiklikler, sırt bölgesinde elle tespit edilebilecek kemik çıkıntısı, gövdenin bacaklara oranla kısa olması, omurgaların arkadan bakıldığında düzgün sıralanmaması, denge bozuklukları Konjenital skolyozun belirtileridir. Konjenital skolyozun tedavi süreci küçük yaşlarda cerrahi müdahaleyi gerektirebilir.
Nöromuskuler skolyoz ikinci en sık görülen skolyoz tipidir. Nöromusküler skolyozun temel nedenleri arasında kas veya sinir hastalıkları yer alır. Sinir hastalıkları beyin ve omurilikten kaynaklanabilir; kas hastalıkları ise çocukluk ve daha ileriki dönemlerde görülebilir. Skolyozun bu türünde cerrahi müdahale için daha küçük yaşlar tercih edilebilir. Nöromusküler skolyozda, solunum sıkıntısı ve duyu kusurlarına daha çok rastlanabilinir. Solunum problemleri, iletişim bozuklukları, duyu kusurları ve epileptik nöbetler gibi nedenlerden ötürü tedavi sürecinde skolyoz korsesi kullanılmayabilir. Bir diğer tedavi yöntemi füzyon tedavisidir.
0-5 Yaş arası çocuklarda korse tedavisi uygulamak çok zor olduğu için genel anestezi altında yapılan düzeltme, gövde alçıları tercih edilebilmektedir. Skolyoz 20 derecenin üzerinde ise büyük çocuklarda olduğu gibi küçük yaş çocuklardada korse tedavisine başvurulabilir. Korse tedavisi omurga eğriliği 40 derece ve büyük çocuklarda uygulanamayabilir. 60 derece üzerindeki eğriliklerde ise skolyoz ameliyatı yöntemi tercih edilmektedir. Erişkin tedavilerin de ise, seçilecek yöntem için, ağrı ve eğrilik derecesi, eğriliğin ilerleyici olup olmamasına göre karar verilir. Genellikle hastaya uygulanacak ilk tedavi yöntemleri cerrahi olmayan tedavi yöntemleridir. Tüm cerrahi olmayan yöntemlere rağmen tedaviye yanıt vermeyen, bu süre içinde (6 hafta, 6 ay) ağrıları artan ve yeti kaybı oluşan hastalar için skolyoz ameliyatı önemli bir alternatif yol olabilir